1276 entry daha
  • şehir küçük bir havalimanı ile size merhaba diyor,havalimanından 100e veya 200e ye binip yola koyuluyorsun şehir merkezine varana kadar yemyeşil doğası başlarda içinizi kıpır kıpır ediyor.şehir merkezinde indiğinde eski binalar, kaldırımın kenarındaki eski eşyalar gözüne çarpıyor, moralini bozmamak için yoluna devam ediyor ve çevreni izlemeyi sürdürüyorsun ama baktıkça benim burada ne işim var diyorsun ardından oteline yerleşiyorsun sonra hazırlanıp o meşhur saraya çıkıyorsun max 300 yıllık bir tarih seni selamlıyor, o kadar sıradan geliyor ki sarayın müzesine girmeye gerek bile duymuyorsun. saraydan indikten sonra fotoğraflarda paylaşılan o ışıklandırılmış parlamento binasının yanına gidince sıradan bir belediye binası ile aynı boyutta olduğunu anlıyorsun dışının cafcafı instagramdaki kadar asla büyüleyici gelmiyor yanında olunca.bir şeyler yiyeyim neşem yerine gelsin diyorsun türk lokantaları dışında adam akıllı yemek yiyebileceğin yer yok, o kadar yol geldim bari alışveriş yapayım diyorsun mağazalar kopenhag'dan bile pahalı.kısacası daha önce avrupa görmemiş kişileri anca tatmin eder bu şehir.beni amasyaya belediye başkanı yapın 10 yılda amasyayı budapeşte yaparım.

    edit: yemyeşil akan ve bi halta benzemeyen tuna nehrini unutmuşum…
2 entry daha
hesabın var mı? giriş yap